13 Ocak 2016
İmza Kağıdı
Sultanahmet’te patlayan bombadan birkaç saat sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeminde akademisyenler vardı. Erdoğan, saldırıya ayırdığı birkaç dakikadan sonra sözü 11 Ocak Pazartesi günü “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayımlayan akademisyenlere getirdi. Bu yüzden, gazetelerde de benzer bir manzaranın olmasına şaşmamalı. Yeni Şafak’tan Star’a kadar birçok gazete, birkaç gündür köşelerini ‘karanlık akademisyenler’e ayırdı.O yazarlar arasında Cem Küçük ve Kemal Öztürk de vardı. Küçük, bildiriyi “dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde göremeyeceğimiz bir manzara olarak” tanımlıyor, bu akademisyenler konusunda hemen yetkili mercilerin harekete geçmesi gerektiğini vurguluyordu. Yeni Şafak’ta köşesini büyük bir öfkeyle yazdığını söyleyen Öztürk de aynı kesime çatarken, bir yandan da özeleştiri yapmaları gerektiğini ifade ediyordu. Ona göre “Işid’e destek verdikleri” algısını kıramamaları biraz da kendi hataları. Sözü -maalesef- kendisine bırakalım:“Öfkem onlarla mücadele etmeyi hala başaramayan, gerektiği cevabı veremeyen bize. BBC kadar güçlü bir TRT olmadığı için kızıyorum, Financial Times’dan güçlü gazetemiz olmadığı için kızıyorum, CNN’den daha güçlü özel televizyonlarımız olmadığı için kızıyorum, Reuters’ten, AFP’den daha güçlü ajanslarımız olmadığı için kızıyorum, Twitter’den Facebook’dan daha etkili sosyal ağımız olmadığı için kızıyorum kendimize.”Bu satırları yazan Kemal Öztürk bir süre öncesine kadar Anadolu Ajansı’nın müdürüydü. Yani aslında sorduğu sordulardan biri -neden AFP, Reuters gibi güçlü haber ajansımızın olmadığı- özgeçmişindeki o bilgide kendisine cevap buluyor. Ama meselemiz bu değil. Biraz Noam Chomsky’den bahsedelim.